29 Ocak 2012 Pazar

Nostalji: Interrail

Uzun süredir yurtdışı gezisine çıkmayınca, eski geziler aklıma geldi. 1997 yazında üniversite öğrencisiyken okuldan bir arkadaşımla yaptığım İtalya gezisiyle başlayan gezentilik olgusu 2001 yılında yaptığım Interrail gezisi ile perçinlenmişti. Nihayetinde 2006 senesinde dünya turu gelmişti. Bu yazıda 2001 yılına bir flashback yapıp o günleri yad etme niyetindeyim. 
Özellikle üniversite öğrencisi gençler için biçilmiş kaftan olan Interrail konusuna vesileyle parmak basayım. Interrail, bir aylık süre içinde Avrupa’da trenle ucuza seyahat etmenizi sağlayan bir sistem. Tek tek alındığında bir servete mal olacak biletleri bu ana bilet ile ucuza getirip gönlünüzce geziyorsunuz. 26 yaş altı için fiyatlar daha ucuz ama herkes bu bileti alabiliyor. Benim aldığım zaman fiyatı daha cazipti sanki ama yine de tadılması gereken bir deneyim. Bu işi yıllardan beri yapan Gençtur’dan detaylı bilgi alınabilir. (http://interrail.genctur.com/index.htm)
O zaman tuttuğum notların altına şimdiki görüşlerimi iliştirdim. Fotoğraflardaki toyluk, yazılardaki bodoslamalık dikkat çekici. İşte 25 yaşındaki halimle interrail anılarım…

9 Temmuz 2001 – Çeşme – Ege Denizi
Çeşme’den 9.30 gibi çıktık. Güvertenin arkasındaki mekânda kahvaltı ettik. Telefonla konuşma şu bu derken aşağıya inip çok da pahalı olmayan Amstel takıldık. Yolda Fin gemisi görmek oldukça ilginçti. Baltık, Cebelitarık oralardan dolaşıp gelmiş. Şu an Sakız’ın 100 km kadar güneybatısındayız.
(11 Yıl Sonra Gelen Yorum: İş yerinden 3 arkadaşımla beraber Çeşme’den feribot ile Brindisi’ye gidip orada ayrılmıştık, ben yalnız devam etmiştim. Şans eseri 2.5 hafta sonra ayrıldığımız Brindisi’de tekrar buluşmuştuk.)

Avni, Hüseyin ile Patras'ta
  


İyon Denizi'nde gün batarken


10 Temmuz 2001 – İyon Denizi
Uyandığımızda Patras’a varmıştık. (8.30 gibi) Çıkmamıza izin verdiler bereket. 10–17 arası kenti dolaştık. Güzel yermiş. Hüseyin, Avni, Emre ile alışveriş yaptık, döndük. Kefalonya, Korfu arasından sıyrıldık. Yattık, uyuduk.
(11 YSGY: 48 saat süren yolculuk esnasına Patras’ta inip şehri gezmiştik. Zor uyuduğumuz iki gece ama maceralı, güzel manzaralarla süslü bir deniz yolculuğu anımsıyorum.)


11 Temmuz 2001 – Brindisi / Roma
1) Uyandığımızda İtalya görünüyordu. 9.00 gibi vardık Brindisi’ye. EuroStar 10.54 treni ile 17.00’de Roma’da olmak üzere trene bindim. Şu an Bari civarındayım.
2) 15 dakika var günün bitimine, hemen yazayım. 17.00 gibi Roma’ya vardık. Trevi Çeşmesi’ne 97’de para atmamıştım, ama hesapta yokken tekrar gördük, iyi oldu. Navona Meydanı’nı bu sefer gördüm ama Sistina Chapel yine kaldı. Piazza Nazionale’de Mare e mesto diye bir pizza yedim ki enfesti. Aferin. Peroni ile birlikte iyi gitti. Gene memnun kaldım. Ve derim ki Roma yaşamak için dünyada bir numaralı şehir. Pisa’ya doğru yola devam ediyoruz.
(11 YSGY: Hesapta yokken Roma’yı ikinci defa görmüştüm. Ama şu anda zihnimde kalan hatıra kırıntılarında yine o pizza öne çıkıyor, o ne o pizzaydı öyle !)


Trevi Çeşmesi - Roma



Navona Meydanı - Roma




12 Temmuz 2001 – Nice / Cannes / Monaco
Sabah uyandığımda San Remo’daydık. 30 dk sonra sınıra geldik. İtalyan polis süresi bitmiş Çek vizeme bakıp OK verdi. Fransız polisi vagona gelmedi bile. Nice’de Baccarat isimli bir otele yerleştim. 3 gündür yatak görmemenin verdiği açlıkla banyoya ve yatağa saldırdım. Önce Cannes’a, oradan Monaco’ya gittim. Monaco gerçekten inanılmaz. Formula 1 pistini takip ettim. Fotoğraf çektim, 20.30 gibi Nice’e geri döndüm. Ortam cıvıl cıvıl, süper. Ama turistik kesim dışı 24’ten sonra ölü gibiydi. 01 gibi yattım.
(11 YSGY: O zamanlar Çek Cumhuriyeti Schengen’e dahil değildi. Monaco’daki lüksün, şatafatın haddi hesabı yoktu.)


Arc de Venet - Nice
Nice'de dinlenme
           
Cannes Film Festival'inin yapıldığı salon

Cannes kumsalları

Monaco

Formula 1'de araçların altından geçtiği otel


13 Temmuz 2001 – Aix En Provence / Marsilya
1) 9.30 gibi otelden çıktım. Kıyıda fotoğraf çektim. 11.41 treniyle Aix En Provence’a doğru yol alıyorum şimdi.
2) Aix En Provence’i 4–5 saat gezdim. Cezanne’nin memleketi, Zola’nın uzun süre kaldığı yer. Güzel bahçe ve çeşmeler var.
Akşam Marsilya’ya geldim. Genelde göçmen işgali altında gibi. Sevmedim. Ortam it kopuk dolu. Barcelona’ya gelmeden önce dallama bir Arap beni çarpmaya çalıştı. Liman çok güzel ama millet İstanbul’da mangal partisine çıkmış gibi. En iyisi Barcelona’ya kaçmak…
(11 YSGY: Marsilya denince hala tüylerim diken diken oluyor. Akşam vakti otobüsle şehrin otogarına yanaşırken şehrin ana parkını alaturka bir piknik havasında kullanan göçmen halk, kebaplar hazırlanırken yanda çocuğunu işeten anneler… Neredensin muhabbetiyle yaklaşıp benim yan cebi yoklarken yakaladığım sevimsiz tip, yakalandığını anlayınca gevrek gevrek gülmesi… Saat soran çete, İngilizce cevap vermem sonrası küfür kıyamet bağırmaları… Allahım şu 3–4 saat bitse de Barcelona trenine binsem artık dedirten saatler…)


Aix En Provence


14 Temmuz 2001 – Barcelona
Port Bou üzerinden Barcelona’ya 11.00 gibi vardım. Hemen La Sagrada Familia’ya geldim. İnanılmaz! 1–2 saat gezip Barceloneta’ya ulaştım. Liman kenarında bir paella – cerveza ikilisi iyi gitti. Olimpiyat köyü ve Coulomb heykellerini gezip Las Ramblas’taki hostele yerleştim. Ölü gibi uyumuşum.
(11 YSGY: Bu yazıda ve bundan sonrakilerde “deli gibi, dana gibi, ölü gibi” şeklindeki uyuma tabirlerinden gitgide yorulduğumu anlıyoruz. Sinede gençlik olsa da gece gündüz gitmek, bir yere kadar. La Sagrada Familia gezinin en akılda kalıcı binasıydı.)


La Sagrada Familia - Barcelona
Park Güell - Barcelona

15 Temmuz 2001 – Barcelona
Otelden 12’de çıktıktan sonra Park Güell’i gezdim. Sırtta çanta olunca oldukça zorlandım. Yürüyerek Eixample’ı gezdim. Çok güzel, geniş ve uzun caddeleri var. 17.20 treni ile Paris’e gitmek üzere istasyona geldim.
(11 YSGY: Bu günden zihinlerde kalan, o eşek ölüsü çantayla Park Güell’i tırmandığımdır. Ne delilikmiş ya Rab! Bakmayın fotoğrafta sırıttığıma…)

16 Temmuz 2001 – Paris
Austerlitz istasyonuna indim sabah. 2 günlük Paris Visite biletimi alıp hostele gittim. Türk dönercilerin yakınlarında, çok güzel bir yer. Notre Dame, Eiffel, Zafer Takı, Champs Elyssee, Concorde gördüğüm yerler. Güzel bir internet cafeye gidip 12.30 gibi döndüm.
(11 YSGY: Şimdi gidenlere önerim: Paris Visite almayınız, carnet alınız, daha mantıklı.)


Malum poz: Eiffel

Notre Dame


17 Temmuz 2001 – Paris
Louvre’a gittim. Salı kapalıymış, giremedim. Sonra Pont Neuf’e gittim. Felaket yağmur yağdı. Ayaklar oldu vıcık vıcık. Buz gibi bir hava. Şu an Türkiye’nin yandığına inanmak mümkün değil. Tipik bir mart günü sanki. Metroda paltolu bir adam bile gördüm. Metroda bir afiş gördüm. Bugün Bercy’de U2 konseri varmış! Akşam Sacre Couer’e ve Bastille’e gittim. Gece bir umut U2’a uğradım ve içeri girebildim! One’ı canlı dinledim, daha ne diyeyim. Yattım.
(11 YSGY: O zamanlar U2’yu Türkiye’de görmek bir hayaldi. Tamamen şans eseri metroda gezerken o gün Paris’te U2 konseri olduğunu öğrenmiştim. Bilet filan hak getire tabii. Konserin sonlarına doğru belki sesi dışarıdan dinlerim diye gittiğim salonda açık kapıları görünce içeri dalmış, helalinden 4-5 şarkı dinlemiştim. Gezinin en büyük sürpriziydi. Fotoğraftan pek bir şey anlaşılmıyorsa da siz bana güvenin, harikaydı.)
U2 Konseri - Bercy Paris


18 Temmuz 2001 – Paris / Brüksel / Amsterdam
Auberges de Jeunesse isimli hostelden ayrılıp Gar du Norde istasyonuna gittim. Süper hızlı trenle 85 dakikada vardık. 2 istasyon arası çantayla yürümek oldukça koydu. Feci yağmur da yedim. Ayaklar yine vıcık vıcık. Ana Meydan, Mannekin Pis ve Atomium irdelediğim yerler. Akşam Amsterdam’a geçtim. Rezil bir otelde yer bulabildim. Red Light District’i gördüm.
(11 YSGY: Thalys denilen süper trene ağzım açık kalmıştı. Böylelikle bir günde 3 şehri gezmek de nasip olmuştu.  Red Light daha önce görmediğim rahatlıkta enteresan bir yerdi tabii.)


Atomium - Brüksel







Grand Palace - Brüksel




19 Temmuz 2001 – Amsterdam/ Delft
Ali’nin kutu olayı çıktı. Önce Amsterdam çarşısına ve Van Gogh müzesini gezdim. Arles’daki Ev ve Ayçiçekleri tablolarını gördüm. Delft’e geçip Ali’nin kutusunu aldım. Külçe gibi maşallah. Berlin’e geçme düşüncem Love Parade denen cozutma sebebiyle yattı. Trenlerde 3 gün yer yokmuş. Rezil bir yere 65 florin daha vermek istemediğimden internet cafede sabahladım.
(11 YSGY: Ali’nin kutusu… Sırt çantasını daha da şenlendirmişti sağolsun :-) O gün cimriliğim tutmuş, dışarılarda sabahlayarak zorlanan bünyeye bir darbe daha vurmuştum.)


Amsterdam
20 Temmuz 2001 – Köln / Augsburg
Cuma 11 treni ile Köln’e geçtim. Ünlü katedral istasyonun dibinde olduğundan bu dev yapıyı görebildim. Süper ama simsiyah. 30 dakika sonra Münih trenine bindim. Tüm yol boyunca uyudum. 19.45 gibi Augsburg’a vardım. 2 haftadır ilk ev deneyimi iyi geldi. Erol, Birol ve Suzanne çok iyi ev sahipliği yaptılar. Mükemmel bir pizza ve apartmanın altındaki havuz insanlığımı anımsattı. Çok sağolsunlar.
(11 YSGY: Geçen sene Köln Katedrali’ni tekrar gördük. Temizlemişler, fıstık gibi olmuş. Yorgunluktan öleyazarken bir ev ortamı ile tekrar hayata dönmüştüm Augsburg’ta. Allah Erol ve Birol’dan (abimin kayınbiraderleri olurlar) razı olsun bir kere daha.)


Köln Katedrali


21 Temmuz 2001 – Augsburg
Cumartesi. Augsburg çarşısını gezdik. Tavuk yedik. Jakob denen bir adam adına düzenlenen bir panayır varmış. Oraya gittik Erol’la. Akşam Türk barına gittik. Ayakta uyuyordum. Evde deli gibi uyumuşum.
(11 YSGY: Jakobslauf diye bir atraksiyondu, Bavyera usulü gülüş eğlence vardı.)


Augsburg'da Jakobslauf şenlikleri (Erol ile)


22 Temmuz 2001 – Münih
İşkembe ve pideyle açtık günü. Motorla otobandan Münih’e gittik. Yolculuk inanılmazdı. Önce Olympia Turm’a çıktık. Tüm Münih ayaklar altındaydı. Sonra Olimpiyat Stadı’na girdik. Englischer Garten’a gittikten sonra Augsburg’a döndük. Aslanlardan ayrıldım. Münih’te Marienplatz’ı irdeledim ve çok zor yer bulduğum Viyana trenine bindim.
(11 YSGY: Motorla yaptığımız 200 km/h aklımda. Münih de güzel kentti. Orta ve Kuzey Avrupa temmuzda inanılmaz güzel oluyor. Aslında iklimsel olarak yalnızca temmuzda güzel oluyor desem daha doğru mu olur acaba? Bu vesileyle, bir Hamburg temmuzunda geçen Fatih Akın’ın Im Juli’sini  de (Temmuz’da) önermeden geçemeyeceğim.)
Münih Olimpiyat Stadı


23 Temmuz 2001 – Viyana
06 gibi Viyana’ya geldik. Batı istasyonundan güney istasyonuna geçmem gerekti. Bedava metro ile geçiverdim. Külçe modundaki çantayı locker’a kitledim. Stephansdom, Hofsburg, parlamento ve üniversiteyi gezdim. Schloss Schönburg mudur nedir, oraya gittim. El Greco özel sergisi olmasa bir şeye benzemez. Gece treniyle Venedik’e geçtim.
(11 YSGY: Doğrusu Schönbrunn… Kapalı ve yağışlı hava, belki de güzel yerlere denk gelememe Viyana’nın zihnimde çok da güzel anılar bırakmamasına sebep oldu. Geçen sene az süreliğine de yolum düştü. Fena yer de değilmiş hani)


Hofsburg Sarayı

Schönbrunn Sarayı


24 Temmuz 2001 – Venedik
Daha önce gezmeyi unuttuğum yerleri görme adına tekrar Venedik’teyim. Rivalto Köprüsü üzerinden San Marco’ya gittim hemen. Sonra gezindim durdum akşama kadar. Böylelikle tamamlandı Venedik hayırlısıyla. Şimdi Brindisi’ye geçiyorum.
(11 YSGY: Peşi sıra devam eden gece yolculukları sebebi ile iyice uykusuz kalan bedenim, fotoğraftaki Santa Maria della Salute Bazilikası’nda artık kendini koyvermişti. Şöyle oturup dinleneyim dediğim en ön sırada ortamın serinliliğinin de etkisiyle rüyalar alemine dalıvermiştim. Allah bilir kaç dakika sonra gözümü açtığımda bütün kilise cemaatinin az ötemdeki papaz efendinin yönettiği ilahilerle coştuğuna şahit olmuştum. Allah günah yazmasın.)


Gondollar - Venedik
Canale Grande - Venedik


25 Temmuz 2001 – Brindisi
Bari’de uyandım. Kompartımanda tek kişiydim. Rahat bir yolculuktu. 10.00 gibi Brindisi’deydim. Avni ve Emre ile buluştuk. Hüseyin oralarda kalmış. 16.00 gemisiyle Türkiye’ye döndüler. Ben 19.30 gemisiyle Patras’a doğru yola çıktım. Gece güvertede uyudum. Rüzgarlı ve soğuktu.
(11 YSGY: Temmuz sıcağında uyuyamıyoruz diyenlere bundan sonraki göstereceğim nokta İyon Denizi’nde seyreden bir geminin güvertesidir. Nasıl soğuktu, bak hala hatırlarım.)

Avni - Brindisi
26 Temmuz 2001 – Patras
04.00 gibi Korfu’ya geldik. Donmadan önce kuytuya geçtim. 06 gibi Igoumenitsa’ya geldik. 9.00’da kalkıp saati düzelttim. 14.00 gibi Kefalonya’ya geldik. Gece geç saatlerde Atina’ya varabileceğim.
(11 YSGY: Patras-Atina treninde yanımdaki koltukta oturan bir Alman, karşısında oturan kızcağıza aslında Yunanistan’ın AB’ye alınmaması gerektiğini anlatıyordu. İyi millet toplanıp dövmemiş. Haksız da değilmiş hani, geleceği görmüş Alaman.)


Sami - Kefalonya


27 Temmuz 2001 – Atina
(11 YSGY: Not yazımı son iki günde kesilmiş. Artık el ayak gitmemiş anlaşılan. Atina’dan aklımda kalanlar: Kalamaki isimli enfes çöpşiş, siesta vakti diye kapısında oturduğu açık kasetçi dükkanına beni almayan Yunan satıcı, Plaka’nın şen sokakları, Akropolis, Syntagma Meydanı’ndaki nöbetçi değişimi)


Akropolis - Atina

Syntagma Meydanı - Atina
28 Temmuz 2001 – Selanik
(11 YSGY: Gece yaptığım Atina-Selanik yolculuğunda oturacak yer bulamamış, 8 saatlik yolculuğu Yunan teyzelerle beraber koridorlarda geçirmiştik. Sabahında Ata’nın evine gitmiş, İzmir Kordon’a benzer deniz kenarı Leoforos Nikis Caddesi’nde dolanmıştım. Yunanların iyi niyetli ama pek de iş yapmayı sevmeyen bir tabiatta olduğunu anımsamaktayım.)


Selanik
Atatürk'ün doğduğu ev - Selanik

Beyaz Kule - Selanik


29 Temmuz 2001 – Tren – Keşan
(11 YSGY: Sabah erken kalkan trenle Dedeağaç üzerinden sınıra gelmiştim. Akşam Keşan-İzmir otobüsüyle seyahat sonlanmıştı.)

30 Temmuz 2001 – İzmir
(11 YSGY: 22 gün ve yalnızca 9’u yatakta geçirilmiş 22 gece, tümü karadan olmak üzere yaklaşık 9000 km, yorucu bir maratondan sonra şu an aklımda kalan yalnızca mutlu anılar, tebessüm dolu flashback kareleri. Yorulmuşum, uykusuz bitap kalmışım, hiçbirini anımsamıyorum. Gençler, ne yapın edin, interrail fırsatını değerlendirin.)